Uykusuz Güzel: Anne!
Hayatın size ve eşinize sunduğu en güzel hediye bebektir. Ancak gözlerini dünyaya yeni açmış, başına geleceklerden habersiz, sadece nefes alabilen ve yemek yiyebilen bilen bir bebeğe alışmak ne anne ne de baba için kolay bir süreçtir. Tabii her ne kadar zorluklar yaşasa da hiçbir anne-baba “keşke çocuğum olmasaydı” demez.
Kadınların hormonları, gebelik başladığı andan itibaren, lohusalık dönemi olarak bilinen doğum sonrası 40 güne kadar normalden daha fazla aktif ve dengesizdir. Henüz yeni çocuk sahibi olmuş bir anne; yetememe korkusu, aşırı düşkünlük, incitme korkusu, doğru beslenmesine duyduğu endişe gibi duyguları hayatı rutine dönünceye kadar en uç noktada yaşar. Anne ile bebeğin birbirlerine alışma süreci zorlu geçebilir ve ilk aşamada düzeni kuran anne, kendisi ruhen zayıflamış bulabilir ve sıkıntılı süreçler geçirebilir. Yaşanan ruhsal bozuklukların temelinde kronik uykusuzluk vardır ve lohusalık depresyonunun da en büyük sebebi uykusuzluktur. Ancak bu karışıklığı yöneterek sağlıklı bir bebek-ebeveyn ilişkisi de kurmak mümkün. Peki nerden başlamalıyız?
Beslenmeyi ihmal etmeyin: Anneler hamilelik başladığı ve emzirme dönemi bitene kadar vücuduna giren tüm vitamin ve mineralleri bebeği ile paylaşır, önceki hayatına göre daha fazla enerji harcar. Sık sık aç hissetmekten korkmayın, emziren anneler günde 400 ila 500 kaloriye ihtiyaç duyar. Beslenme düzeninizi, yediğiniz yemeğin değerlerini ölçerek ayarlayın.
Uykunuzun kalitesini ve miktarını ayarlayın: Yeni annelerin %76’sı yeterli uyuyamama problemiyle karşılaşıyor ve uykusuzluk bir süre sonra tükenmişlik hissi yaratmaya başlıyor. Uykusuzluk, huzursuzluğa ve bitkinliğe sebep olur, sinirli ve dengesiz ruh halini düzeltmek ise haftalar sürebilir. Uyku için ayrılan süre ve saatin düzende olması gerekir. Yorgunluğunuza rağmen uykuya dalmakta zorluklar yaşadığınız zaman uyku ortamınızı düzenleyin; odanızı serin, karanlık ve sessiz tutun, kafein, alkol ve sigaradan uzak durun, düzenli egzersiz yapmaya çalışın ve elektroniklerden en az bir saat öncesinden uzak durmaya başlayın. Uyku ile mücadeleniz bir ya da iki haftayı geçtiğinde doktorunuzdan tedavi desteği isteyin.
Destek istemekten çekinmeyin: Annenin uykusunu almış ve dinlenmiş olması, bebeğin de babanın da dinlenmiş olmasından daha önemlidir çünkü bu yorgunluk hali annelik yapabilme kapasitesinden çalabilir. Bir bebeğiniz olduğunda en büyük destekçiniz eşiniz olmalıdır, yaşadığınız tüm zorlu anları sizinle paylaşabilmelidir. Babanın olmadığı zamanlarda annenizden/kayınvalidenizden veya güvendiğiniz yakınlarınızdan destek isteyin. Kendinize ayıracağınız bir saat bile size enerji kazandırır.
Eğlenin: Sizi mutlu edecek aktivitelere zaman ayırın. Bebeğinizi pusete koyup sahile inmek, yürüyüş yapmak, çimenlere uzanarak kitap okumak sizi uyumak kadar dinlendirecek ve mutlu edecektir. Temizlik, yemek yapmak, evi toplamak gibi işleri kendinizden daha fazla önemsemeyin ve tek başınıza altından kalkmaya çalışmayın.
Bebeğiniz büyüdükçe uyanık geçirdikleri saatler artar. İlk başta siz bebeğinizin uyku düzenine ayak uydursanız da gün geçtikçe bebeğiniz sizin uyku düzeninize ayak uydurmaya başlayacaktır. Bu karmaşık dönemde ebeveynlerin büyük çoğunluğu bu durumları kontrol edebilir ve yeni bir bebekle yaşamın tüm sevinçlerini deneyimleyebilirler, her ne kadar uykusuz kalsalar bile!